Ramazan ve Oruçla İlgili Kavramlar

RAMAZAN VE ORUÇ

Ramazan ayı ve oruç denildiğinde öncelikle akla gelen bazı kavramlar vardır. Bunlardan başlıcaları sahur, imsak, iftar, fitre, teravih namazı ve mukabeledir.

Yüce Allah’ın emrine uyarak oruç tutan Müslümanlar gece kalkar ve imsak vaktinden önce yemek yerler. Böylece oruca hazırlanmış olurlar. Bu yemeğe sahur yemeği, yemeğin yenildiği vakte ise sahur vakti denir. Sahur yemeği yenildikten sonra dişler fırçalanıp oruca niyet edilir ve imsakla birlikte oruç başlamış olur. İmsaktan sonra bir şey yenilip içilmez. Çünkü niyetle birlikte oruç başlamıştır. Sahur vaktinin sona erdiği ve orucun başladığı bu vakte imsak adı verilir.

Güneşin batıp, akşam ezanının okunması, iftar vaktinin girdiğini bildirir. Okunan ezanla birlikte oruç açılır. Buna iftar denir.

Her ilimizin sahur, imsak ve iftar vakitleri farklıdır. Bu nedenle ramazan ayı geldiğinde her ilin oruç vakitlerini gösteren listeler hazırlanır. Ramazan ayı boyunca her günün sahur, imsak ve iftar vakitlerini gösteren bu listeye imsakiye adı verilir. Sahura kalkacağımız ve iftarımızı açacağımız vakitleri imsakiyeye bakarak öğrenebiliriz.

Ramazan ayında sahur vaktinin girdiğini haber vermek amacıyla sokaklarda davullar çalınır. Bu, uzun yıllar öncesinden bugüne gelen, ramazana özgü güzel geleneklerimizden biridir. Dinimiz toplumsal yardımlaşma ve dayanışmaya önem verir. Kutsal kitabımızda yer alan birçok ayette Müslümanlar sık sık zekât ve sadaka vermeye, başkalarına maddi ve manevi açıdan yardım etmeye yönlendirilir. Ramazan ayı geldiğinde de Müslümanlar bu konuda çok daha duyarlı olur. Zekât ve sadaka gibi mali ibadetler genellikle bu ayda yerine getirilir. İşte ramazan ayında yerine getirilmesi şart olan mali ibadetlerden biri de fıtır sadakası yani fitredir. Fitre İslam’da önem verilen sadaka türlerinden biridir. Belli düzeyde geliri bulunan, ekonomik durumu iyi olan her Müslüman fitre vermekle yükümlüdür. Fitre; bir fakirin bir günlük yiyecek ihtiyacının karşılanması veya bu miktardaki paranın ona verilmesidir. Fitrenin miktarı hayat şartlarına paralel olarak seneden seneye değişiklik gösterebilmektedir. Her yıl bir kişinin vereceği fitre miktarı Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ilan edilmektedir.

Fitre, Yüce Allah’ın bizlere verdiği sağlık, zenginlik vb. nimetlere karşı bir şükür ifadesidir. Yeni doğmuş bebekler için bile fitre vermek gerekir. Çalışmayan eş başta olmak üzere, bebekler dâhil bütün aile fertlerinin fitresini vermek babanın sorumluluğudur. Dinimize göre fitrenin ramazan ayı içerisinde en geç bayram namazı öncesine kadar verilmiş olması gerekir.

Ramazan ayı içerisinde sık sık duyduğumuz kavramlardan biri de mukabeledir. Mukabele sözcüğü bir davranışa karşılık vermek anlamına gelir. Dinimizdeki özel anlamı ise birden fazla kişinin bir araya gelerek karşılıklı olarak Kur’an-ı Kerim’i okumalarıdır. Mukabelede birisi yüksek sesle Kur’an-ı Kerim okurken diğerleri de onu dinlerler. Okunan bölümleri takip ederler. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ramazan ayında indirilmeye başlanmıştır. Müslümanlar da bu ayda Kur’an okumaya diğer zamanlardan daha çok önem verirler. Ramazan ayında her gün mukabele okurlar.

Mukabele uygulaması Hz. Peygamber (s.a.v.) dönemine dayanmaktadır. Buna göre Sevgili Peygamberimiz her yıl ramazan ayında, kendisine gelen Kur’an ayetlerini Cebrail’e (a.s.) okumuştur. Hz. Muhammed’in vefat ettiği sene bu uygulama karşılıklı iki kez tekrar edilmiştir. Böylece Kur’an’ın baştan sona nasıl düzenlenmesi gerektiği de Cebrail (a.s.) tarafından Peygamberimize (s.a.v.) öğretilmiştir. Dolayısıyla mukabele Peygamberimiz (s.a.v.) zamanından itibaren devam eden bir uygulamadır. Mukabele her gün Kur’an’dan bir cüz okunarak gerçekleştirilir. Her bir cüz yirmi sayfadan oluşur. Ramazan ayının sonunda, otuz cüzden oluşan Kur’an-ı Kerim’in okunması tamamlanır. Kur’an-ı Kerim’in baştan sona kadar okunmasına hatim denir.

Ramazan ayında en çok önem verilen uygulamalardan biri de teravih namazı kılmaktır. Teravih namazı, ramazan ayında kılınan sünnet namazlardandır. Bu namaz, ramazan ayı gecelerinde yatsı namazının hemen ardından genellikle yirmi rekât olarak kılınır. Ancak yirmi rekât kılınması şart değildir. Teravih namazının, iki ya da dört rekâtta bir selam verilerek kılınması mümkündür.

Teravih namazı evde tek başına kılınabildiği gibi camilerde cemaatle de kılınmaktadır. Toplu hâlde kılınan teravih namazları, ramazan gecelerine farklı bir güzellik katmaktadır. Gündüz oruç tutan Müslümanlar teravih namazı kılmak için bir araya gelirler. Sohbet edip kaynaşır, yakınlaşırlar. Birbirlerinin sıkıntılarından haberdar olurlar.