Zekât ve Sadakanın Bireysel ve Toplumsal Faydaları

ZEKÂT VE SADAKA

Zekât ve sadaka ibadetleri İslam dininde çok önemlidir. Bu ibadetlerin bireysel ve toplumsal olarak pek çok faydası vardır. Bu özverili davranışlar sayesinde Müslüman bencillik ve cimrilik gibi kötü huylardan kurtulmuş, temizlenmiş olur. Hz. Peygamberin “Hiçbiriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe hakkıyla iman etmiş sayılmaz.” hadisinde belirtilen gerçek imanın tadına varır. Ayrıca sahip olduklarının şükrünü yerine getirerek Yüce Allah’ın sevgisini kazanır. Bu mallarda hakkı olan ihtiyaç sahiplerinin haklarını ödediği için malı temizlenerek bereketlenir. Çevresindekilere faydası dokunduğundan herkes tarafından sevilir. Bir ayette, “Allah’a ve Resûlü’ne iman edin. Sizi, üzerinde tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden harcayın. Sizden iman edip de (Allah rızası için) harcayan kimselere büyük mükâfat vardır.” buyrularak Allah (c.c.) yolunda harcayanların ahirette bunun karşılığını görecekleri haber verilmektedir.

Yüce Allah zekât ibadetiyle zenginlere, toplumda bulunan ihtiyaç sahiplerini düşünmeyi
ve kollamayı öğretir. Bu sayede yoksullar hem kendilerini yalnız hissetmezler hem de yardım yapanlara karşı sevgi ve saygı duyarlar. Bu yardımseverlik duygusu birlik ve beraberliği sağlayarak toplumu güçlendirir. Böylece zekât, fakirlik ve sosyal adaletsizliğin doğuracağı toplumsal sorunların önüne geçilmesine yardımcı olur.

Hz. Peygamber herkesin elinden geldiğince başkasına yardım etmesi gerektiğini bizlere öğütlemektedir. Bir hurmayla bile olsa gücümüz yettiğince yardımlaşma gayreti içinde olmamız gerektiğini bizlere öğretmektedir. Allah (c.c.) Müslümanlardan zengini-fakiri, zayıfı-güçlüsüyle birbirine sevgi ve merhametle kenetlenen bir toplumu inşa etmelerini istemektedir. Zekât, infak ve sadaka; dostluk ve kardeşlik değerleri üzerine kurulacak toplumun temel değerlerindendir.

İnfak Müslümanlarda Allah (c.c.) için fedakarlık yapma bilinci kazandırır. Bu bilinç Müslümanlar tarafından paylaşılan ortak bir değer olur. Toplumsal kurumlarımızı, adet ve geleneklerimizi de etkileyerek infak kültürünün oluşmasını sağlar. Bayramlarda, düğünlerde, sünnet merasimlerinde çocuklara harçlık vermek, Ramazanda iftarlarda yemek ikram etmek, arkadaşlarımıza bir şeyler ısmarlamak gibi davranışlar günlük hayatımızda kendini gösteren infak kültürünün bazı yansımalarıdır.

Hayvanların susuzluklarını gidermeleri için mezarların bir parçası olarak yapılan suluklar küçük ama anlamlı bir sadaka-i cariye örneğidir.
Sadaka-i cariye; insanın ölümünden sonra da sevabı devam eden sadakadır. Etkisi devam eden kalıcı hayır işleri öldükten sonra da bu hayırları yapan kimselere sevap kazandırırlar. Hz. Peygamber “İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i cariye (faydası kesintisiz sürüp giden sadaka), kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlat.” buyurmuştur. Müslümanlar hayır işlerine koşarak hadis-i şerifin haber verdiği müjdeye kavuşmak isterler. Bugün çevremizde bulunan pek çok okul (belki içinde eğitim gördüğümüz okul da dâhil olmak üzere) hastane, cami gibi çeşitli yardım kurumları hep infak kültürü sayesinde inşa edilmişlerdir. Bu gibi kurumların inşasına güç yetiremeyenler, çeşme, yol gibi hayırlı eserler yapmaya çalışırlar.İnsanlara faydalı bilimsel keşifler ve icatlar yapmak da sadaka-i cariyedir. Bunları yapamayanlar ağaç dikmek ve yabani ağaçları aşılamak gibi hayırlar yaparak sadaka-i cariye bırakmaya gayret ederler.

Yaşadığı topluma değer katıp geliştirmek için Yüce Allah’ın sevgisini kazanmaya çalışmak Hz. Peygamber tarafından övülmüştür. Karşılaştıkları dayanılmaz sıkıntılardan ötürü ülkemize sığınan göçmenlere halkımızın gösterdiği merhamet ve yardımseverlik de infak kültürünün bir yansımasıdır.