Toplumumuzu Birleştiren Temel Değerler

TEMEL DEĞERLERİMİZ

Toplumu Birleştiren Temel Değerler Nelerdir?

Aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan temel çıkarlarını sağlamak için işbirliği yapan insanların tümüne toplum denir. Her toplumun tarihi sürecine ve kültürel özelliklerine bağlı olarak oluşan kendine özgü değerleri mevcuttur. Bu değerler toplumu oluşturan fertleri birleştirir.

Vatan ve Ülkü Birliği

Aynı ülkü için bir araya gelmiş topluluğun yaşadığı kara parçasına vatan denir. Vatan, bir milleti var eden maddi ve manevi unsurları içinde barındırdığından her birey için önemlidir.

Ortak bir amaç için bir arada çalışan insanlar, gayretleri neticesinde kendi insanına ve dünyaya bilim, teknoloji, edebiyat ve kültür gibi sahalarda faydalı olur. Dünya mirasından istifade ettiği gibi, yine bu mirasa katkı sağlar.

İnsan hafızasında mekânlar, hatıralarla anlamlı hale gelir. Yıllar sonra bile doğduğumuz yer, oyun oynadığımız park veya okuduğumuz okulu görmek bizi anılarımıza götürür. Bu nedenle bir kara parçasının insanda anlam kazanabilmesi için, yaşanmışlıkların, hatıraların manevi mirası haline gelmesi gerekmektedir. Vatan üzerinde yaşayan milletin yazdığı tarih, oluşturduğu medeniyet ve geride bıraktığı yapıtlarla mümkündür. Bu da vatanımızı dünyadaki diğer kara parçalarından farklı kılan bir özelliktir.

Kişi vatanıyla zengin bir kültürel mirasa sahip olur. Ayrıca atalarının yaşam tecrübelerinden hareketle oluşmuş manevi değerlerin de temsilcisi ve taşıyıcısı olur. Kişi atalarından kalan bu maddi ve manevi değerleri koruyup gözetmenin yanı sıra, yaşatmak ve geliştirmekle de sorumludur. Bu değerler aynı zamanda kişinin de birer parçasıdır.

Bayrak ve İstiklâl Marşı

Bayrak ve milli marş, bir milletin bağımsızlığının sembollerindendir. Bayrak, bir milletin tarihini, kültürünü veya değerlerini barındıran renk ve şekillerden meydana gelir. Marşlar ise bir milletin bağımsızlık mücadelesinin kısa bir öyküsü niteliğindedir. Bayrak ve marşlar bir milletin tarihine dair mesajlar içerir. Türk Bayrağı ve İstiklal Marşı, bize bu vatanın kurtuluş mücadelesini ve tarihini özetler. Bu tarihin hangi değerlere bağlı kalınarak yazıldığını anlatır. Bu milli mücadelenin mimarları olan şehitlerimizi hatırlatır. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının milli ve manevi değerlerini canlı tutar.

Bayrağımızla ilgili, ilk yasal düzenlemeler 1936 yılında yapılmıştır. 22 Eylül 1983 tarihli ve 2893 sayılı Türk Bayrağı Kanunu ile son şeklini almıştır.

Mehmet Âkif Ersoy’un kaleme aldığı İstiklal Marşımız ise 12 Mart 1921’de I. TBMM tarafından kabul edilmiştir. Bu tarihten sonra Mehmet Âkif Ersoy’a, “Milli Şair” unvanı verilmiştir. Bu milletin milli mücadelesini, değerlerini ve inancını betimleyen İstiklal Marşı on kıta olarak yazılmış olup, ilk iki kıtası Zeki Üngör tarafından bestelenmiştir. Günümüzde kanunlar gereği, tüm kamu kuruluşlarında düzenlenen resmi törenlerde bayrağa karşı saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunması bir vatandaşlık görevidir.

Hürriyet ve Bağımsızlık

Hürriyet; duygu, düşünce ve davranışlarda kısıtlanmama veya zorlanmama halidir. Devletler için ise hürriyet, yasal düzenleme ve uygulamaların kendinden kaynaklı olması, başka bir koşula bağlı olmamasıdır. Bağımsızlık ise kendi kendine yetebilme, bir konuda başka kişi veya nesneye muhtaç olmamayı ifade eder. Devletler için bağımsızlık; sosyal, siyasi ekonomik ve kültürel açıdan başka bir devlet veya kuruluşa bağlı olmadan, kendi kendisine yetebilmesini ifade eder. Tarih boyunca bağımsızlığına düşkün bir millet olan Türkler; millî, manevi ve kültürel değerlerini koruyup, sonraki nesillere aktarmışlardır. Bir milletin değerlerini koruyabilmesi hür ve bağımsız olmasıyla mümkündür. Nitekim başka milletlerin egemenliği altına girmiş toplumların dil, kültür ve inanç konusundaki değişimleri, değerin korunmasında hür ve bağımsızlığın önemli olduğunu göstermektedir.

Hürriyet ve bağımsızlık, bir toplumun huzur ve güven ortamına kavuşmasında önemli değerlerdir. Devletin bireye sunduğu eğitim, sağlık, bayındırlık ve ulaşım gibi hizmetlerin uygun bir şekilde yürütülmesi ve vatandaşların bu hizmetlerden yararlanabilmesi için hürriyet ve bağımsızlık vazgeçilmez unsurlardandır. Bu uğurda ortaya çıkan ve bizim için önemli bir değer olan şehitlik ve gazilik, hem dini hem milli bir makamdır. Hürriyet ve bağımsızlık gayesi için fedakarlık göstererek gazi ve şehit olanlar hem dinimiz hem devletimiz nezdinde yüce bir mertebeye erişmiş olurlar.

Bir millet, hürriyet ve bağımsızlığına sadece siyasal olarak veya anayasal düzenlemelerle ulaşamaz. İhtiyaçları için ekonomik kalkınmasını sağlamış olması gerekir. Bunun için de ülkenin ekonomik kaynakları olan maden, tarım, teknoloji, sanayi, enerji ve lojistik gibi alanlarının geliştirilmesi gerekir. Vatanını seven her bireyin devletin birçok hizmetinden yararlandığı gibi, yeteneği ve bilgisi olduğu bir alanda da topluma katkı sağlaması gerekir.

İnsan Haklarına Saygı

İnsan hakları, hiçbir ayrım gözetmeksizin insan olmanın gerektirdiği ve devletin güvence altına aldığı hakları içerir. Yaşama ve sağlık hakkı, eğitim hakkı ve çalışma hakkı gibi haklar bunlardan bazılarıdır. Bu haklar kişinin doğuştan elde ettiği haklar olarak kabul edilir ve bu konuda hiçbir zümre, ırk ve cinsiyete dönük bir ayrım yapılamaz. İnsan haklarında, temelde insan haysiyeti, onuru ve eşitliği gözetilir. Tarih boyunca birçok medeniyet ortaya çıkmıştır. Bu kültürel birikimlerin mimarı ise insandır. Urgakina Kanunları, Medine Sözleşmesi ve Magna Carta gibi farklı çağ ve coğrafyalara ait hukuk metinleri de insanın hak arayışının bir göstergesidir. İnsan neslinin devamı ancak temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasıyla gerçekleşir. Ayrıca insanın var olan maddeleri kullanması, dönüştürmesi ve farklı ürünler ortaya koyması da yine insan haklarının kullanımıyla mümkündür.

İslam dininde korunması gereken beş temel değer bulunmaktadır. İnsanın yaratılışına uygun bir şekilde hayatına devam etmesi için gereken bu değerler; can, mal, din, akıl ve nesildir. Can, tüm değerlerin önünde gelir. Can ve canlılık yok ise diğerlerine de gerek yok demektir. Mal ise insanın hayatını idame etmesi için gereklidir. Din, insanın yaratılışına en uygun bir şekilde yaşamını şekillendirmesi içindir. Akıl ise, insanı diğer tüm varlıklardan ayıran ve dine muhatap olmasına vesile olan özelliktir. Son olarak insan neslinin devamı için muhafaza edilmesi gereken değer ise nesildir. Nesil canlılığın devamı için gereklidir.

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) insanlara son seslenişi de yine insan olmanın gerektirdiği temel değerlerin korunmasınıı içermektedir. Bu konuşmasında Hz. Peygamberimiz (s.a.v.), son kez insanlara kan davaları, faizle haksız kazanç elde edilmemesi gibi konularda uyarılarda bulunmuş ve kadın hakları , can güvenliği gibi hususlarda da öğütler vermiştir.

Millî Seciye Kavramı ve Atatürk

Seciye, kelime anlamı itibariyle yaratılış, huy ve karakter gibi anlamlara gelir. Tek tek insanların karakter özellikleri olduğu gibi, bir toplumun tarihinden ve kültüründen hareketle oluşan karakter özellikleri vardır. Bir milletin millî kimlik ve karakterine “Milli Seciye” denir. Bir millet hakkında akla gelen ilk düşünce, genelde o milleti tanımlayan, karakterini ifade eden millî seciyesidir.

Türk milletinin tarihi sürecine, kültürüne, edebi birikimine, gelenek ve göreneklerine baktığımızda bağımsızlığına düşkün, kahramanlık duygusu taşıyan, millî ve manevi değerlerine bağlı bir millet olduğu görülmektedir. Atalarımızdan kalan bu manevi mirasa sahip çıkmalıyız. Bunun gereği olarak da vatanımız, milletimiz ve insanlık için faydalı işlerde gayret göstermeliyiz.

Bir milletin tarihinde başarısız veya sıkıntılı dönemler yaşanabilir. Atatürk, bu dönemlere atıfta bulunarak gençliğe hitabında; “…Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” diyerek millî mücadelenin atalarımızdan intikal eden milli seciyelerimizle mümkün olduğunu ifade etmektedir. Millet olarak yaşanan sıkıntılara yine sahip olduğumuz maddi ve manevi değerlerle çözüm bulabiliriz.

Atatürk, birçok konuşmasında Türk milletinin dürüstlük, zekilik ve çalışkanlık gibi seciyelerine vurgu yapmış, nasihatlerinde Türk milletine yakışan hususlara değinmiştir.