Hz. Lokman’dan (a.s.) Öğütler

ADAP VE NEZAKET

Kur’an-ı Kerim’de geçmişte yaşamış toplumlar, kişiler ve peygamberlerle ilgili bilgiler verilir. Geçmiş dönemlerde yaşanmış önemli olaylar, peygamberlerin hayatlarından kesitler anlatılır. Bu hayat hikâyelerine kıssa adı verilir. Kıssalar Müslümanlarınders çıkarmaları için Kur’an’da yer almaktadır. İnsanlara örnek olması ve onlara doğru yolu göstermesi amacıyla Kur’an-ı Kerim’de anlatılan kişilerden birisi de Hz. Lokman’dır (as).

Hz. Lokman’ın (a.s.) adı Kur’an-ı Kerim’in bir suresine verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lokman (a.s.) kendisine hikmet verilen salih bir kişi olarak tanıtılır. Hikmet, yerindelik, uygunluk, insanın Allah’ı gereği gibi bilmesi, iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırarak yanlış davranışlardan uzak durması anlamlarına gelir. Kur’an-ı Kerim’de “Allah, hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse, şüphesiz ona çokça hayır verilmiş demektir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar.” buyrularak hikmetin önemine dikkat çekilmektedir. Lokman suresi 13. ayette hikmetin en önemli sonuçlarından birinin Allah’a şükretmek olduğu “Andolsun, biz Lokman’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır.” ayetiyle ifade edilmektedir. İbadetler Allah’a (c.c.) şükrün yollarıdır. Müslümanlar bu nedenle Yüce Allah’a daima şükrederler.

Hz Lokman (a.s.) “…’Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.’” diyerek oğlunu şirkten uzak durması için uyarmaktadır. Şirk koşmak Allah’tan (c.c.) başka ilahlar olduğuna inanmaktır. Şirk Allah’ın (c.c.) hiçbir şekilde affetmediği bir günahtır. Çünkü bütün varlıkları Allah (c.c.) yaratmıştır. İnsanı yoktan var eden, ona pek çok üstün özellikler veren, ihtiyacı olan her şeyi lütfeden Yüce Allah’tır. Bir kimsenin kendisine pek çok nimet verilmesine rağmen Allah’a şirk koşması büyük haksızlıktır. Müslümanlar söz ve davranışlarıyla her zaman bir olan Allah’a (c.c.) kulluk ederek şirkten uzak dururlar.

Hz Lokman’ın (a.s.) öğütlerinden ikincisi ana baba hakları konusundadır. Kur’an-ı Kerim’de “Biz insana anne babasıyla ilgili öğütler verdik. Annesi, güçten kuvvetten düşerek onu karnında taşımıştır; çocuğun sütten kesilmesi iki yıl içinde olur. Bunun için (ey insan), hem bana hem anne babana minnet duymalısın; sonunda dönüş yalnız banadır. Eğer anne baban, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa bu durumda onlara uyma ama yine de onlara dünyada iyi davran; yüzünü ve özünü bana çevirenlerin yolunu izle; dönüşünüz yalnız banadır, O zaman yapıp ettiklerinizin sonucunu size bildireceğim.” buyrularak ana baba haklarının önemine işaret edilmektedir.

Yüce Allah annelerimizin hamileyken bizleri büyük zorluklarla taşıdığını, güçsüz düştüklerini, bizi büyütürken pek çok sıkıntıya katlandıklarını hatırlatmaktadır. Bu nedenle anne babaların evlatlarından sevgi ve saygı görme haklarının olduğunu vurgulamaktadır. Hz. Peygamber de “…Anne babası, yanında ihtiyarladığı halde, [rızalarını alamayıp] Cenneti kazanamayanın burnu sürtsün.” buyurarak Müslümanları bu konuda çok dikkatli olmaları için uyarmaktadır.

“Lokman, “Sevgili oğlum” (dedi), “Yaptığın iş bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklansa veya göklerde yahut yerin dibinde bulunsa yine de Allah onu açığa çıkarır. Kuşkusuz Allah her şeyi bütün gizlilikleriyle bilir, O her şeyden haberdardır.” diyerek oğluna Allah’ın yapılan her şeyi bildiğini hatırlatmaktadır. Hz. Lokman (a.s.) öğüdünde oğluna açık ya da gizli olarak yaptığı her davranışta Allah’ın (c.c.) her şeyi gördüğünü unutmaması gerektiğine dikkat çekmektedir. Müslümanlar Yüce Allah’ın her şeyi gördüğünü unutmazlar. Daima açık veya gizli olarak iyilik yapmaya özen gösterirler. Bu bilinçle kötülüğün her türlüsünden uzak dururlar. Bir diğer ayette ise Hz. Lokman (a.s.) “Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir.” diyerek oğluna öğüt vermeye devam etmektedir. Bu öğütlerinde oğlundan namazı en güzel şekilde kılmasını, iyiliği yaymak ve kötülüğe engel olmak için elinden geleni yapmasını istemektedir. Bu güzel işleri yaparken karşılaştığı sıkıntılara sabretmesi gerektiğini de oğluna hatırlatmaktadır. Hz. Lokman’ın (a.s.) oğluna verdiği bu öğütler diğer Müslümanlar için de geçerlidir.

(Her çocuk babasından güzel sözler, sesler, öğütler, örnekler duymak ve görmek ister…
burada ilk defa okullarımızda sesini duyamadığımız blok flütü gördüm.)

Hz. Lokman (a.s.) son öğüdünde “Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin (eşek) sesidir.” güzel ahlaka ve nezaket kurallarına dikkat çekmektedir. Hz. Lokman (a.s.), Müslümanların kendini beğenmişlik yaparak başkalarını asla küçük görmemeleri gerektiğini vurgulamakta ve Allah’ın (c.c.) böbürlenen kimseleri sevmediğini haber vermektedir. Müslümanlar insanlara Allah’ın kulları gözüyle bakarlar. Yaratılmışlara yaratandan ötürü sevgi duyar ve değer verirler.

Hz. Lokman (a.s.) verdiği bu öğütlerle oğluna, ailesine ve içinde yaşadığı topluma faydalı olmaya çalışmıştır. Yüce Allah bu öğütleri Kur’an-ı Kerim’de zikrederek Hz. Lokman’ı (a.s.) Müslümanlara da örnek olarak göstermiştir.